Müjdat Hocayı Vurdular!


Ramazan ERDEM
raerdem@yahoo.com
___

Tam akademik ve bilimsel çalışmalara dalmışken bir hocamızın attığı haber linkiyle irkildim. Çünkü bir silahlı saldırı haberi vardı. Haberi tıklayınca Selçuk Üniversitesi yazıyordu. İçeriğe bakmadan haberde geçen isimleri taradım. İlk etapta isimler yoktu ama olayın olduğu fakülteyi görünce “Eyvah!” dedim. Sonra haberi gönderen hocamızın mesajının devamına baktım: “Müjdat hoca vurulmuş” yazıyordu.

Tabi bu haberle beraber bir şok yaşadık! Tanıyan bilen arkadaşlarla konuştuk, haberin detaylarını öğrenmeye çalıştık. Dakikalar geçtikçe tam olarak ne olduğuna vakıf olmaya başladık. Hocamız hastaneye kaldırılmış, hemen ameliyata alınmış, kurşun çıkarılmış ve yoğun bakıma alınmıştı. En son aldığımız haber de bu idi. Kendisine Allah’tan acil şifalar diliyoruz. Tekrar aramıza dönerek meseleyi mizahî üslubuyla kendisinden dinleyeceğimiz zamanı bekliyoruz.

Müjdat Yeşildal hoca ile ta öğrenciliğinden tanışırız, aynı alanda çalışmalar yaptığımız için de çeşitli münasebetlerle yollarımız sık sık kesişir. Kişilik olarak hiç kimsenin kavga etmeye cesaret edemeyeceği olgunlukta birisi. Meselelere karşı pozitif yaklaşan, çözüm odaklı, iyi iletişim kuran yapıda birisi. Bir süredir Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin dekan yardımcılığı görevini yürütüyordu. Biz kendisiyle idari işlerinden çok akademik yönüyle ortak zeminde buluşur ve görüşüyoruz.

Akademik pozisyonlarda çeşitli görevler yapmış ve akademik olarak da yönetim bilimi çalışan birisi olarak söyleyeyim; akademik yöneticilik, zor yöneticilik çeşitlerindendir. Akademisyenler bir yanda, öğrenciler diğer yanda, idari personel başka bir yanda… Ve siz birbirlerinden çok farklı motivasyon kaynakları olan bu gruplar arasında işleri yürütmek zorundasınız. Tecrübe edenler bilirler, akademik yöneticilik çok yıpratıcı bir görevdir. Hele bu “yardımcılık” düzeyinde bir idari görev ise daha zordur. Çünkü öğrencinin ya da personelin ilk temas noktası sizsinizdir. Müjdat hocanın uğradığı saldırı da mesele neydi, tam bilmiyoruz. Tahminimiz yönetsel bir görev sebebiyle öğrenciyle temas ettiği bir anda kurşunların hedefi oluyor.

Dışarıdan bakıldığında üniversiteler veya akademik ortam okumuş yazmışların, entelektüel insanların veya bir şeyler öğrenme ve kendini geliştirme peşinde olanların bulunduğu ortamlar zannedilir. Gerçek şu ki, üniversiteler diğer sosyal ortamlardan farklı değildir. Belki daha da kötü durumdadır. Okuma yazma bilmeyen insanın kötülüğü ile okuması yazması olmuş, koca koca ünvanlar almış insanların kötülüğü bir olmuyor maalesef. Geçmiş yılları hatırlayalım, çok farklı cinayet hikâyeleri geliyor aklımıza! Ya da şöyle sağa sola bir bakalım; akademide ne kavgalar yapılıyor, ne oyunlar dönüyor!.. Geriden bakıldığında akademide olmaz dediğimiz her şey daha beter bir şekilde oluyor.

Asıl üzerinde düşünmemiz gereken konu şu: Silahla ortalıkta dolaşmak neden bu kadar kolay? Trafikte, sokakta ufak bir tartışmadan sonra insanlar ne kadar kolay silahlarına sarılabiliyorlar? Eli silahlı birisi nasıl varabiliyor dekanlığa? Kapılardan geçişlerimizin kayda alındığı, her anımızın görüntülendiği binalara silahlı nasıl girilebiliyor?

İstediği olmadı diye üniversite hocasına kurşun sıkmak bu kadar kolay olmamalı. Müjdat hocamıza sıkılan kurşun aslında hepimizedir. Bu kurşun tüm üniversiteler için bir ikaz olarak kabul edilmeli. Tanıyamayacağınız kadar çok öğrenci ve ne yapacağını kestiremeyeceğiniz kadar psikolojik sorunlu personelin olduğu yerlerde daha üst düzey tedbirlerin alınması gerekiyor.

Akademisyenlerin dillendirmeye utandıkları öncelikli bir sorunu var: Özlük hakları. Koskoca üniversite hocalarının “maaşımız az” demeye utandıklarını ve uzun yıllardır göz ardı edilmelerine rağmen seslerini çıkarmadıklarını görüyoruz. Diğer sorunları da Müjdat hocamızın yaşadığı gibi, güvenlik meselesi. Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçları karşılanmadan ne nitelikli bilimsel çalışma yapılır ne de entelektüel faaliyet.

Dekanlarımız, rektörlerimiz, YÖK başkanımıza çağrımızdır. Bu konu basit ve kişisel bir mesele olarak görülmemelidir.

Müjdat hocamıza tekrar geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Sevenleri olarak dualarımız onunla…

17 Şubat 2025


Bu Yazıyı Paylaşın:
Yorumlar (Yorum yapılmamış)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×

Bir Şeyler Ara